11 Eylül 2010 Cumartesi

soğuksu günlüğü dört...

ben yokken sabahları , nisan 2008

soğuksu'da sabah henüz olmamıştır sanırım . katırıyla kömür taşıyan çocukları görüyorum . iki sokak köpeği kaportacının orada uymaktadır . fırın , yeni yeni odun atmaya başlamıştır ateşe . sokakların tümü sessizdir . 15 dakika sonra filyos yönüne giden ilk tren kalkacaktır . garda , uykulu iki üç surattan fazlası olmaz . doğukan uyanıp kuran kursuna gitmek üzere yola çıkacaktır . sultan abla bebeği emzirecektir . mehtap ve meryem rüyâlarında güzel çocuklar görüyor olabilirler . hacer , işe gitmeden önce bir iki dakika daha uyumaya çabalar herhalde . başak , uykudan öksürerek uyanır . annesi sobayı yakmıştır . kediler usul usul iner meydana . bakkallar kepenkleri kaldırır az sonra . o sesten sonra birden kalabalıklaşır sokak . ben ankara'da uyuyamadığımdan pencerenin kenarında beklediğim sabahı etmişken , böyle başlar soğuksu'da sabahlar işte...

ayrılış , mayıs 2008

''terk edip giderek beni bütün kapılardan
bütün çöllerin ortasında bıraktın''

dün , hayatımın en korkunç gecelerinden birisini yaşadım . polisleri gördüm . sarhoş adamı öldüresiye dövdüler . polis : ''en iyisi orman yasaları'' diyordu adamın ağzını tekmelerken . bir an evvel karakoldan çıkıp eve gitmek istiyordum yalnızca . polisler durmadan sorular soruyorlar . nerelisin ? , baban neci ? , nerede oturuyorsun ? , hangi bölümü okuyorsun ? en sonunda burnumdaki delikle birlikte eve döndüm . sabaha doğru uyumuşum . uyandığımda , yastığın üzeri saçla doluydu . bütün saçlarımın dökülmüş olduğunu düşündüm . hiç saçım yoktu gerçekten de . kâlbimde müthiş bir çarpıntı . midemde korkunç bir ağrı . aynanın önünde oturup kaldım , saçlarım beni terketmişti . bir daha asla konuşmayacağım onlarla , beni böylece yüzüstü bıraktıkları için .

ölmek ve yaşamak , mayıs 2008

ben istanbul şile'de aldım haberlerini . cevriye hanım nihayet doğurmuş . önce dört tane demişlerdi . ancak , beş tane yavrulamış . yavrular öyle küçükmüş ki...

ölmek ve yaşamak (2) , mayıs 2008

dün gece sitede bir evde kaldım . sabah 5 gibi korkunç bir kâbus görerek uyandım . bir yavru kedi sesi duyuyordum sürekli . yattığım oda kapkaranlıktı . korkarak tüm perdeleri açtım . ses kesildi . ağlayarak uyuyakalmışım . cevriye odaya girdi birden . öldürdüm onu dedi . kimi dedim ? , yavruyu öldürdüm dedi . neden cevriye dedim ? . hastaydı , acı çekiyordu . boğdum onu . sesi kesilene dek bekledim dedi . akşama dek konuşmadık . sonra ona cesedi ortadan kaldırması için yardım ettim . gül ağacının dibine ektik yavrucuğu . küçücük bedeninde karnı çürümüştü . onu gül ağacının dibine eker ekmez , 3 karasinek 25 karınca ve 12 kurtçuk , yemek masasına oturmuştu . bir anda ortadan kaldırdılar cesedi . geri kalan 4 yavru , anne sütünü öpe öpe aranmaya başladılar o an . yaşam devam ediyordu soğuksu'da...


''lepistes''
''burada anlatılan her öykü yaşanmıştır''

soğuksu günlüğü üç

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...