4 Mayıs 2009 Pazartesi

bir anglo-sakson ölçüsü üzerine güzelleme...

bir-onaltı , bir-onsekiz
üç-onaltı , bir çeyrek
(neden onaltı tanrım , onyedi olsa )
kaç bin tane yaz gitti hey gidi hey
bunlar yüzünden ve birlikte
kimi şöyle kimi böyle gitti parmaklarımın
beş-onaltı , üç-sekiz
daha niceleri gidecek
yaz gibi bile değil öyle
sanki kendi başına bir şey
yedi-onaltı yarım parmak

(yarım parmaklarım , ey tanrım
konukomşu da geldi
oturup dertleştik mi
sevilen bir bedendi hey gidi hey
şimdi nasıl sonuna kadar soymak
yarım parmaklarla bir kadını )

dokuz-onaltı , beş-sekiz
şu kadar bir şey yani
ay kadar bir şey yani
ay kadar bile değil
onbir-onaltı , üç çeyrek
şurda ayağımızın dibinde
oturan bir şeydi yaşamak
yani sonuna kadar

-benim bir dayım vardı yunanistan'a giderdi
arasıra giderdi elbet
on parmaklıydı
onbeş-onaltı , bir parmak
bir parmak var ya
hırsla başladık bu işe
bu iş , yani yaşamak
bir parmak , bir parmak , bir parmak

suyun rengi akmaktır
evet akmak...
ama bir planya ,
onaltı yaş ,
dört parmak .


''turgut uyar''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...