22 Mayıs 2009 Cuma

gerçek bir modernizm hikayesi...

fareli kentin madencisi...

maden ocaklarının kapatılıp , son çalışan işçilerin de işten çıkartılmasının ve zonguldak'ta , maden kültürünün ayaklar altına alınmasının ardından , ocaklarda aç kalan fareler yerüstüne çıktı . kapısına kilit vurulan son ocakların ardından lavvuar'ın da yıkılmasıyla birlikte binlerce fare kent sokaklarına dağıldı . uzun yıllar yerin yüzlerce metre altında maden işçisinin azığını , malayını paylaştığı fareler , bugün işçilerin ocakları bir bir terketmesinden sonra kenti işgal etti.
bu durum üzerine kentin yöneticileri ; valilik , belediye , askeriye , yeni ve eski milletvekilleri bir araya geldiler . mgk acil olarak toplandı . toplantıya ab ve bm yöneticileri de katıldı . acil eylem planları üzerine yapılan toplantılardan sonra alınan kararla kentte olağanüstü hal ilan edildi. akşam altıdan itibaren sokağa çıkma yasağının başlatıldığı zonguldak'ta , onlarca kişi farelerin saldırısına maruz kaldı .kimilerinin durumunun ağır olduğu yönündeki haberler tek tük çıkartılabilen yerel gazeteler tarafından baskıya sunuldu . bakanlar kurulu , zonguldak için ellerinden geleni yaparak , halki ''aç farelerden'' kurtaracaklarını bildirdiler . belediye , belirli aralıklarla anonslar yaprak halkı sükunete çağırıyordu . dahası , ülke genelinde bu kentin , karantinaya alınmasına karar verildi . kararın hemen ardından kente giriş çıkışlar yasaklandı .

insanlar yasaklara rağmen yığınlar halinde şehirden çıkmaya çalışıyorlardı . kent çıkışında durdurulan kafileler evlerine geri çevriliyordu . hatta gizlice kentten kaçmaya kalkışan biri kadın üç kişi yakalanarak gözaltına alındı . evleri olmayan aileler ise kapalı spor salonlarına götürüldüler . sokaklarda ellerinde fare zehirleri ve silahlarıyla dolaşan askerler ve polisler oldukça tedirgindi. kızılay ve belediye ekipleri halka fare kapanları dağıtıyordu . ama fareler kapanlara yakalanmayacak kadar büyük olduğundan bu pek işe yaramamıştı . gitgide artan fare sayısı üzerine civar şehirlerden destek kuvvetler çağırılmaya karar verildi .

birkaç gün içinde zonguldak'ta farelerin istila etmediği bir tane sokak kalmamıştı . hiçbir şekilde asker ve polis gücü , farelerin saldırılarına engel olamıyordu . yaralanan insan sayısı her geçen gün artıyor ; birkaç çocuğun zehirlendiği söyleniyordu . bu durum halkı iyice çileden çıkartmıştı . kısa süre sonra ölüm haberleri gelmeye başladı . sokağa çıkma yasağı akşam başlasa bile kimse gündüzleri de pek dışarı çıkamıyordu . açlık ve buna bağlı olarak salgın hastalıklar oluşmaya başlamıştı . hastaneler de boşalmış ve fareler tarafından istila edilmişti.
doktor ve ilaç bulmak mümkün değildi. tsk 'nin uçaklarla attığı yardım paketleri insanlardan önce fareler tarafından paylaşılıyordu . gemilerse fareler yüzünden limana yaklaşamıyorlardı bir türlü . elektrik kablolarının da fareler tarafından kemirilmesi sonucunda kentte elektrik sorunu da başlamıştı . basın artık durma noktasındaydı . zonguldak'ın dışarıyla bağlantısı tamamen kesilmiş gibiydi .

artık fareleri kimsenin engelleyemeyeceği yönündeki söylentiler içten içe artıyordu . ölüm sayısının yüzüleri aştığı bi dönemde , bir grup maden işçisi , baret ve tulumlarını giyerek sokaklara çıktılar . ilginçtir ; fareler maden işçilerine yanaşmıyorlardı bile . hiçbir şey yapmıyorlardı . işçiler sokaklarda istedikleri kadar kalabiliyorlardı ve ihtiyaçları olanlara yiyecek ve sağlık yardımı yapıyorlardı . kentin önde gelenleri bu durumu öğrenir öğrenmez işçileri çağırıp farelere bir çözüm üretebileceklerini anlattılar . maden işçileri ,''bu kenti ancak siz kurtarabilirsiniz'' diyen yöneticilere :
''bütün ocakların tekrar açılması , kentin madenden beslenen kültürüne karşı başlatılan yıkımın derhal durdurulması , dahası tüm çalışanların çalışma koşullarının düzeltilmesi '' yönündeki taleplerini bildirdiler . aksi halde fareler için hiçbir şey yapmayacaklarını belirttiler .

yöneticiler ise ''böyle bir şeyin asla kabuledilemeyeceğini , çünkü madenin ve işçisinin değerinin artık geçerliliğini korumadığını ; dolayısıyla o eski harabe binaları korumanın hiçbir öneminin olmadığını '' açıkladılar . işçiler , dışarıya iyi bakmaları gerektiğini hatırlatıp oradan ayrıldılar . gerçekten de dışarıda savaştan yeni çıkmış bir kent görünümü vardı . yüzlerce kişi ölmüş ve insanların en temel ihtiyaçları karşılanamaz olmuştu .

işçilerin taleplerini dikkate almayan yöneticiler günlerce düşünüp , her geçen gün artan ölüm sayısı ve halkın baskısı ile işçilerin taleplerini kabuletme kararı aldıktan sonra , maden işçilerini görevlerinin başına çağırdılar . ve işçiler , yıllar önce kapatıldığı için bir daha giremedikleri maden ocaklarına tekrar dönmeye başladılar . ocakların hepsi tekrar açıldı . yıkılan lavvuar ile birlikte maden işçisinin bütün kültürünü üzerinde taşıyan binaların tamamı restore edildi .
hal böyle olunca işçiler yığınlar halinde ocaklara doğru yol aldılar . fareler de usul usul ocaklara inmeye başlamışlardı madencilerin peşinden . günlerce sürdü farelerin ocaklara inmesi . herkes çok şaşırmıştı . kentte bayram havası esiyordu . ama yöneticiler almak zorunda kaldıkları karardan dolayı oldukça üzgündüler . ''bu kadar talebi nasıl karşıalyacağız . kentin önü de açılmadı zaten . kazanacaklarımız ne oalcak şimdi , acaba farelerle yaşasak daha mı iyi olurdu ? diyerek hayıflanmaya başlamışlardı .

kent farelerden kurtulmuş , işçiler amacına ulaşmıştı . maden ocakları tekrar çalışmaya başladı . binlerce işçi tulumlarıyla baretleriyle sokakları doldurmuş , türküler söylüyorlardı . ülkede ısınamayann hiçbir çocuk kalmasın diye üretim oldukça artmıştı . kömür ithalâtı durdu. işçiler çoğaldıkça çoğalıyordu . kentten kaçan zonguldak'lılar tekrar geri dönmeye başladılar . ama unutmayın , yöneticiler ; ''kentin önünü açmak için '' tercihlerini tekrar farelerden yana kullanabilirler .
bakalım maden işçileri böyle bir duruma karşı hazırlıklılar mı ?


''crispos japon balığı''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...