17 Mayıs 2009 Pazar

alışkanlık...

her gün başka bir kişi oluyorum. farklı yaşamlar ve farklı işlerle uğraşıyorum. bu kadar çok farklı yaşamın olması , işimi kolaylaştırıyor ve canımın sıkılmasını engelliyor ve çok eğleniyorum. tam yeni bir kişi olup, yeni bir işle uğraşacaktım ki beyaz önlüklülerden biri geldi. beni kapısında ''toplantı salonu'' yazan bir odaya götürdü. içeri girdiğimde bir sürü beyaz önlüklünün karşısındaydım. içlerinden yaşlı bir tanesi, bugün kim olacağımı ve neler yapacağımı anlatmamı istedi. ben de anlattım.

bugün genç bir adamdım. biraz tembel ve pasaklı biriyim. saçım ve sakalım birbirine karışmış. şarap içmeyi çok seviyorum ve genellikle sarhoşluk sınırlarındayım. her gün bir öykü okuyorum ve yerine yeni bir öykü yazıyorum öykü dengesinin bozulmaması için.
okuduğum öykünün kahramanı başarısız bir yönetmen. öyküde yönetmenin başladığı bir yolculuk anlatılıyor. aslında pek yolculuk sayılmaz , sadece gidiyor. öykü bu gidişi anlatıyor.

yeni bir şarap açıp dengeyi bozmamak için ben de yazmaya başladım. benin kahramanım bir öğrenci, tam bir sinema tutkunu , en büyük hayali de yönetmen olmak. kendi çekeceği film için senaryo yazıyor. filmden başka bir şey düşünemiyor. yazdıkları üzerinde sürekli değişiklik yapıyor. farklı imgeler kullanıyor ve izleyeni hayran edebilecek bir film olmasını istiyor. genç sinema tutkunu şu aralar imgelerle kafayı kırmış durumda. bütün zamanını senaryosu için harcıyor. şiddetli sayılabilecek krizlerden sonra iyi doğum yapıp sağlıklı bir senaryo hazırlamaya çalışıyor . en azından izlemek isteyebileceği bir film olacağını düşünüyor.

bu genç sinema tutkunu yönetmen adayı ve başarısız yönetmen zıt kutuplar gibi birbirini çekiyor. garip ilişkileri tabi ki sinemayla başlıyor. ve yeni filmlerine kadar sürüyor. başarısız yönetmen için iyi sayılabilecek bir film oluyor. genç yönetmen için ise iyi bir başlangıç.
filmin, sadece kadın bir kahramanı var. görenleri kendine hayran eden bir kadın. kadınların bile kıskanamayacağı bambaşka bir yaratık sanki. insanın başka bir insanı alışkanlık edinmesi en kötü alışkanlık olmalı. filmin kahramanı da böyle bir kadın. filmin bütün karakterleri için kadın bir alışkanlık oluyor. hiçbir alışkanlığın yapamadığını kadın yapıyor. kendini alışkanlık edinenleri bırakıyor. insanlar alışkanlıklarını kendilerinin bırakabileceklerini düşünürler, ama bu sefer alışkanlıkları insanları bırakıyor.

bütün heyecanımla anlatmaya devam ederken, beyaz önlüklülerden biri bu kadarının yeterli olduğunu söyledi. ama daha filmin adını bile söylememiştim. sırayla filmdeki kadını, genç yönetmeni, başarısız yönetmeni ve şarapçı genç adamı öldürdü. lanet olsun.
odadan çıkarken içlerinden bir kadın seslendi.
‘’peki, filmin adı ne?’

hiçbir şey söylemek istemiyorum. eğlneceli olan günümü mahvetmişlerdi. bütün kızgınlığımla sesin geldiği yöne döndüm. buna inanamadım. bu o kadın. dudaklarımdan yavaşça döküldü.
sinyorita.

''siyah balık''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...