julie'nin babası , savaştan çıkma yıkık dökük bir binanın giriş katındaki şarküteride kasap olarak çalışır ve binanın yönetimini o üstlenmiştir. her ne kadar filmin adı ''şarküteri'' de olsa , göze çarpan sıradışı bir kasap dükkanıdır. birgün ,louison isimli bir genç , gazetede gördüğü iş ilanı için bu binaya gelip kasap ile görüşme yapıyor ve işe kabul ediliyor . tabi işe kabul edilmesinin altında bambaşka nedenler vardır ; kasap ve binada oturan diğer ahali için ...filmleri çok fazla detaylarına inerek anlatmaktan hoşlanmadığım için lafı fazla uzatmadan en kısa zamanda izlemenizi tavsiye ederim . film kurgusal açıdan , insanların zor şartlar altında yaşadığı bir ortam düşünülerek çekilmiş. kapitalizmin ve savaşların yol açtığı ve açabileceği ihtimaller üzerinde durulmuş gibi. karakterlerden birinin tek başına kalmış ve kurbağalar ile salyangozlar arasında , marş dinleyerek yaşamını sürdürmesi ve dışarıda sürekli çakan şimşekler sanırım savaşın etkilerinden olsa gerek . kötü bir dönem geçiren insanlık ikiye bölünmüş durumdadır . etoburlar ve sebze yiyici olan troglolar olarak . troglolar yer altında örgütlenmiş bir topluluktur . zaten filmde julie , hoşlandığı louison'u kaçırıp kurtarmaları için onlardan yardım istediğinde göreceksiniz trogloları . zaman zaman da güldüren hoş bir film , izlemenizi öneriyorum . seslerin ilginç uyumu içinde , çello ve testere seslerini de gözden kaçırmamak lazım ...
sunu : ''proleter balık''
sunu : ''proleter balık''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder