9 Mayıs 2009 Cumartesi

ilk çağlarda sanat...

ilk çağda daha insanlar konuşmayı keşfetmemişken , mağaraların duvarlarına yaptıkları çeşitli hayvan figürleri ile iletişim kurma yöntemini kullanmışlar . insanlık tarihinin başlangıcından bugüne gelmiş olan resim sanatı gibi eskidir ; heykel sanatının keşfi de… tabi bizim sanat eseri olarak kabul ettiğimiz ''sanat'' kavramından habersiz , o günün yaşam koşullarına ve anlayışına hizmet etmek amacı ile yapılmıştır , resimler ve heykeller...

bundan tam 30.000 yıl öncesine ; avusturya da bulunan ''vilendorf venüs''üne dayanır , ilk heykelin kabulü. bununla birlikte ; yapımı 6.000 yıl önceye dayanan ''ana tanrıça'' (kibele) ve ''antik çağ venüs''leri , tıpkı mağara resimleri gibi kadın vücudunun güzelliğini yansıtmak amaçlı değil, estetik kaygıdan öte , büyü amaçlı yapılan ilk heykellerdir .

o tarihlerde yapılan tanrıça heykellerinin tümünde oldukça önemli deformasyonlar görülür. örneğin ; oldukça şişman , çok iri memeli , çok iri kalçaları ve baldırları olan bu kadın yontularında hedef kadın vücudunun estetikliğin tamamen dışında , kadının doğurganlığını vurgulamaktır . binlerce yıl önceki dönemin ilkel koşullarını düşünecek olursak, gebeliğin kadın vücuduna yapmış olduğu tahribattan ve bu tahribatın nasıl önleneceğinden habersiz olan insanlık için bu durumun önüne geçmek gibi bir kaygı taşımadıkları düşünülmelidir. ve belki de bu insanların güzellik ölçütü, doğurganlıktan fayda sağladıkları ve bunu yaptıkları heykellerde de vurgulamaya çalıştıkları için çok kilolu kadın anatomileri gibi , yaşamda fayda sağladıkları her şey olabilir.

talat sait halman’ın o dönemin anlayışına ilişkin söylediği ‘' anne ve toprak doğurdukça doğar'’ sözünden yola çıkarak , kadının doğurganlığı ile doğanın bereketinin onlar için en önemli unsurlardan bazıları olduğu söylenebilir . hangi coğrafya’da yapılmış olursa olsun bazı heykellerde bereket tanrıçalarının , o yörede yetişen ve insanların besin almalarını sağladıkları ürünleri ellerinde tuttukları görülür . sanıyorum bu durum doğanın gücüne çok saygı duyduklarını ve bunu bir şekilde dışa vurmaya çalıştıklarını ortaya koyuyor . bir de kadınlar çok sık gebe kaldıkları ve doğurdukları çocuklara bakmak zorunda oldukları için yaşamlarını idame ettirdikleri mağaraların çevrelerinde tarımla uğraşırken , erkeklerde avcılık görevini üstleniyorlardı . bu nedenle tarih öncesi bazı medeniyetlerde tahılı , ekmeği ve tahıldan yapılan içkileri yansıtan kişinin tanrı değil , tanrıça olduğu sanılırdı.

evet !.. bundan binlerce yıl evveline gittiğimizde ve bizim bugün sanat eseri olarak değerlendirdiğimiz çalışmaları şöyle bir irdelediğimizde , bütün bir tarihin oluşumunda büyük katkıları olan doğanın ve doğanın bir parçası olan kadının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz . hıristiyanlık , aşk ve güzellik tanrıçalarını bütün ahlâksızlıkların ve günahların kaynağı olduğu gerekçesiyle lanetlemiş ve elma da adem ve havva’nın cennetten kovulmasına yol açan yasak meyve olarak kimliklendirilmiş olsa da !

''heykeltraş balık''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...