25 Mayıs 2009 Pazartesi

günceden notlar...

* dünyanın bütün düşünmeme suçlularına karşı açılan dava franz kafka'nın şatosunda görülecek .
* bizim mahallenin çocukları şiirleri unuttular.
* sabah güneşi ayazın koynunda sevişir.
* deniz ile gökyüzü arasında onyedi fark.
* fransa'da tiyatrolar , oyuncular ve tiyatro teknisyenleri tarafından işgal edildi.
* bop = pop = cop
* bahar geldiğinde topraktan evin damında yetiştirdiğimiz öyüklerimizi kuruttuk , kışın o soğuk akşamlarının yalnızlığında tüketmek için...
* asker duwar örer .
* simit , bir can simididir yaşam denizinin ortasında vapursuz kalanlara .
* yaşlılık .
* çökelekli yumurta .
* o çok güvendiği bisikletin kopan zincirlerinin yağını annesine götürdükten sonra , bisikleti tamir için uçurtma fabrikasına götürdü.
* çıkışsızlık - duvar -uyumak - uyuşmak
* ey işsiz ve yoksul türk gençliği .
konuşmaların kebap sosuna karıştığı bir sohbette , karşımdaki kadının bakışları ayranın içine düştü .sonra kolları , bütün bedeni beni bırakıp ayranla bir bütün oldu .ayran mayalandı yoğurt oldu . yoğurt , iskenderin küçüğüyle tanıştı . iskender şiire başladı .
* yumurtanın rejim değiştirdiği bir ülkede sucuklu yumurtanın neler yapabileceğini siz düşünün .
* istanbul şehir tiyatrolarında ne izlersen bir milyon lira.
* fotoğraf makinesi de tutuklanırsa .
* hastane önünde incir ağacı olmaktansa , gülhane'de ceviz ağacı olmak .
* serum yerine şiirden beslenen bir şairin ölümü .
* işçi sınıfı ve işçi problemleri .
* zonguldak'ta bir keman bastona düşer .
* her şehrin bir şairi vardır . şiirler şehirsiz de şiirsiz de yapamazlar . bütün şairler tek tek terkettiler şehirleri ve şehirler şehir olmaktan çıktı .
* ders arasında bir bardak felsefe çayı , ruşen amca duymasın , üç şekerli . yanına da susamlı bir kitap . dahası şairin şiirden vapuru . derken iki kıtanın yoksul boğazı . şişedeki balığın şiirden kaçan ama laz balıkçıdan kaçamayan balıkları . deniz trafiği .
* zaman , kapının arkasında bekler açılmasını düşlerinin . ama açılmaz . yine de bekler .

sonra zil üstüne düşer . hiç çalmadan ağlayan yüzüne yelkovanı sürer. akrep yüzünü okşar . zaman alır yüreğini kapının ardından . götürür bir şehirden bir başka şehre . ama aklı kapıdadır . kapı , bir kış vakti hiç açılmaması gereken bir zamanda mektuplarla açılır . mektuplarla gelir anahtarlar ...


''crispos japon balığı''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...