önce sesler vardı . sonra sesler kelimelere dönüştü . her biri hayatı , kendi arasında bölüştü ; kimisine iyi düştü , kimisine kötü. kimisi şeytana dönüştü , kimisi tanrıya . ama her zaman sonsuz bir uzlaşma vardı aralarında . hiçbiri kibirlenmedi , ''iyi'' ve ''kötü''yü aynı cümlede ziyaret etti.
tarih onlarla yazılmıştı .
kelimeler tanıklık etmişti yüzyıllara ve değişen zaman , onları da değiştirmişti beraberinde . sert ve kalın çizgiler bükülmeye başlamış ; ataları hiyerogliflerden onlarca ışık yılı uzaklaşmışlardı artık . ortak fenomenler , farklı iklimlerde , farklı zamanlarda , farklı ses ve biçimlerde oluşturmuşlardı dilleri .
kelimeler , gerçeğin kör ve aksak temsilcileri , insanların sadık hizmetkarları . kimileri için varlığının beyanı ve hayatın anlamı ...aslında tüm bu vasıfları taşıyanlar her zaman hoş karşılanmadılar . kimi zaman kitaplarda cilt cilt yakıldılar , ama bu ateşle bile geceyi aydınlatabilmeyi bildiler . an geldi bu ateşin dumanı olup , bulutlara karıştılar ve yağmurla yeryüzüne dönüp ; yepyeni zihinlerde hayat buldular .
hayat çelişkilerle doluydu ve bütün düzen bu anlamsızlıklar üzerine kuruluydu ...
insanlar gerçeklere uzanamayacak kadar yorgundu . ama yine de yaşıyorlardı ve kelimeler de bu yaşama tanıktılar . düzenin devamı için bazı gerçekler saklı tutulmalıydı . o halde bazı kelimeler de yasaklanmalıydı . ve ''yasak'' kelimesi de bu tutsaklığa gardiyan seçilmişti.
kelimeler , harfleri giyinemez olmuşlardı üzerlerine . şimdi çırılçıplak kalmıştı hepsi.
küfrün çocukları , kelimelerin yüz karasısınız siz !
kelimeler suçlu bulunmuşlardı ve karar kesindi . fakat yok etmek kolay değildi onları .
kelimeler isyankardı ...
aralarında en göze batanı ''özgürlüktü'' . her başkaldırı için anahtar kelime oydu .
''özgürlük'' , düşündü bir gün ve kardeşlerimi ''yasak''tan kurtarmalı mıyım ? diye sordu kendi kendine . kimi kimden kurtarmalıydı ? ''yasak'' mıydı onları çıplaklığa mahkum eden ? kime hizmet etmekteydi bu ''yasak'' ?...
''yasak'' masumdu ; ama elinden gelen bir şey yoktu . kendine kızıp , bunu bana neden yapıyorlar diye sitem ediyordu . oysa ''özgürlük'' ten farklı olmadığını düşünüyordu . fakat , en güzel öyküler , şiirler , romanlar ''özgürlük'' adına yazılıyordu . en güzel şarkılar onunla diriliyordu . onu bu hale getiren insanların , hem ondan nefret edip ; hem de ona ihtiyaç duymaları , aklına yakın dostu ''iraoni'' yi getiriyordu ister istemez .
bir romanın kapağını paylaşmışlardı ''savaş'' ve ''barış'' . hallerinden oldukça memnun bir şekildeydiler hem de . bu rahatlığın verdiği rahatszılıktan mıdır bilmem ; ''barış'' uzun bir uykudan uyanırcasına silkindi birden ve sordu ''savaş''a :
-neden senin adın önce yazıldı ? diye .
''savaş'' şöyle bir gerilip gülümseyerek yanıtladı ''barış'' ı :
-ben olmasaydım , sen de olmazdın ! dedi ve ekledi .
-benim olduğum her yerde ''barış'' ister insanlar .
bunun üzerine ''barış'' :
-peki benim olduğum her yerde ''savaş'' ister mi insanlar ? diye sordu .
ve sessizlik girdi birden aralarına . sonra kapakta yer almanın tadını çıkartmaya başladılar .
çünkü onlar hala masumdular ...
kelimeler , gerçeğin görkemli birer elçisiydiler ve elçiler hiçbir zaman suçlanamazlar .
''mavi kuş balığı''
tarih onlarla yazılmıştı .
kelimeler tanıklık etmişti yüzyıllara ve değişen zaman , onları da değiştirmişti beraberinde . sert ve kalın çizgiler bükülmeye başlamış ; ataları hiyerogliflerden onlarca ışık yılı uzaklaşmışlardı artık . ortak fenomenler , farklı iklimlerde , farklı zamanlarda , farklı ses ve biçimlerde oluşturmuşlardı dilleri .
kelimeler , gerçeğin kör ve aksak temsilcileri , insanların sadık hizmetkarları . kimileri için varlığının beyanı ve hayatın anlamı ...aslında tüm bu vasıfları taşıyanlar her zaman hoş karşılanmadılar . kimi zaman kitaplarda cilt cilt yakıldılar , ama bu ateşle bile geceyi aydınlatabilmeyi bildiler . an geldi bu ateşin dumanı olup , bulutlara karıştılar ve yağmurla yeryüzüne dönüp ; yepyeni zihinlerde hayat buldular .
hayat çelişkilerle doluydu ve bütün düzen bu anlamsızlıklar üzerine kuruluydu ...
insanlar gerçeklere uzanamayacak kadar yorgundu . ama yine de yaşıyorlardı ve kelimeler de bu yaşama tanıktılar . düzenin devamı için bazı gerçekler saklı tutulmalıydı . o halde bazı kelimeler de yasaklanmalıydı . ve ''yasak'' kelimesi de bu tutsaklığa gardiyan seçilmişti.
kelimeler , harfleri giyinemez olmuşlardı üzerlerine . şimdi çırılçıplak kalmıştı hepsi.
küfrün çocukları , kelimelerin yüz karasısınız siz !
kelimeler suçlu bulunmuşlardı ve karar kesindi . fakat yok etmek kolay değildi onları .
kelimeler isyankardı ...
aralarında en göze batanı ''özgürlüktü'' . her başkaldırı için anahtar kelime oydu .
''özgürlük'' , düşündü bir gün ve kardeşlerimi ''yasak''tan kurtarmalı mıyım ? diye sordu kendi kendine . kimi kimden kurtarmalıydı ? ''yasak'' mıydı onları çıplaklığa mahkum eden ? kime hizmet etmekteydi bu ''yasak'' ?...
''yasak'' masumdu ; ama elinden gelen bir şey yoktu . kendine kızıp , bunu bana neden yapıyorlar diye sitem ediyordu . oysa ''özgürlük'' ten farklı olmadığını düşünüyordu . fakat , en güzel öyküler , şiirler , romanlar ''özgürlük'' adına yazılıyordu . en güzel şarkılar onunla diriliyordu . onu bu hale getiren insanların , hem ondan nefret edip ; hem de ona ihtiyaç duymaları , aklına yakın dostu ''iraoni'' yi getiriyordu ister istemez .
bir romanın kapağını paylaşmışlardı ''savaş'' ve ''barış'' . hallerinden oldukça memnun bir şekildeydiler hem de . bu rahatlığın verdiği rahatszılıktan mıdır bilmem ; ''barış'' uzun bir uykudan uyanırcasına silkindi birden ve sordu ''savaş''a :
-neden senin adın önce yazıldı ? diye .
''savaş'' şöyle bir gerilip gülümseyerek yanıtladı ''barış'' ı :
-ben olmasaydım , sen de olmazdın ! dedi ve ekledi .
-benim olduğum her yerde ''barış'' ister insanlar .
bunun üzerine ''barış'' :
-peki benim olduğum her yerde ''savaş'' ister mi insanlar ? diye sordu .
ve sessizlik girdi birden aralarına . sonra kapakta yer almanın tadını çıkartmaya başladılar .
çünkü onlar hala masumdular ...
kelimeler , gerçeğin görkemli birer elçisiydiler ve elçiler hiçbir zaman suçlanamazlar .
''mavi kuş balığı''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder