17 Mayıs 2009 Pazar

gece yolcuları...

balık ve kömür benzerler birbirlerine tıpkı peynirle zeytin gibi. derken bir kent anılır olur balıkçının madenciye olan dostuğuyla…
bir gece vakti...
zonguldak’ın üstüne ince ince, sessiz sessiz yağmur yağıyordu. sokağın sessizliğini köpek havlamaları bozuyor, dalga sesleri de buna eşlik ediyordu. bu sokağın alışık olduğu biri madenci diğeri balıkçı olan ,iki arkadaştan başka ortalıkta kimseler yoktu. ekmek paralarını kazanmak için yola koyulmuşlardı onlar da. pencerem ve ben de onları izliyorduk.
üzerinde kömürlü elbiseleri, bareti, elinde karısının hazırlamış olduğu ekmekle gördüğüm kişi madenciydi. balıkçı arkadaşı da çizmeleri, yağmurluğu, oltası ile yanındaydı.
ikisi de gecenin karanlığında kaybolup gittiler isteksiz isteksiz. istedikleri hayat bu değildi çünkü. okumak isterlerdi, masa başında bir işleri olsun isterlerdi,daha yüksek mevkilerde olup çocuklarına daha iyi yaşam olanakları sunmak isterlerdi. madenci; balıkçı arkadaşının yerinde bile olmayı yeğlerdi. zifiri karanlığın içinde, metrelerce yerin altına girmeyi gözü hiç kesmiyordu çünkü. kömür tozlarını içine çekmek istemiyordu. ömründen ömür gideceğini biliyordu. yarına yer üstüne çıkacağından emin bile değildi. dışarıda çok güzel bir yağmur yağıyordu . ıslanmayı ne kadar da isterdi oysa. hayat ona dışarıdaki havayı teneffüs edebilmenin ne kadar önemli, ne kadar müthiş bir şey olduğunu öğretmişti.
nefes almak . nefes alabilmek. nemli toprak kokusunu, çiçek kokusunu içine çekmek… yağmurda ıslanmak. en güzel şeydi onun için bunlar, mutluluk vericiydi.
balıkçı ise madenci arkadaşının şanslı olduğunu düşünmektedir yeri geldiğinde. en azından bu gece ıslanmasını önleyecek bir yer vardı. en azından ayakları yere değiyordu. yürüyordu. o ise denizin sonsuzluğundaydı. gökyüzü, derin derya, sandalı ve o...
boşlukta ilerliyor gibiydi. toprağa ne zaman basacağını düşünüyordu. toprağı seviyordu, toprağın kokusuna tutkundu.
ikisi de birbirinin şanslı olduğunu düşünse de ortak düşündüğü bir şey vardı.yaşamlarının salt, gerçek yaşam olduğu.
düşsüz, eksik, eğlencesiz olduğu.
bekli acı veren, yaş döktüren, elleri morartan, topukları çatlatan, su toplatan...
şimdi yaşanan...


''mavi cerrah balığı''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...