suda olabilmekti , aslında buydu amaç . güçlü ve bir o kadar da sonsuz sularda çağlamaktı . kendine baktıran cinsinden olmasına gerek yoktu üstelik .yani manzara ve güzelliğin önemi yoktu anlayacağın . alabildiğine geniş olsun , coşkulu ve de fedakar . hepsi buydu . sadece bunu istiyorduk . ve beraberimizde tüm balıklar . istiyorduk ki en karadeniz'de veya en ege'de veya her yerde , karış karış toprağımızın tek bir gölü bile kalmasın bize katılmadık . ve dereler ? onlarsız olur mu hiç ? bize düşleyemeyeceğimiz kadar büyük bir deniz lazımdı .
kızılırmak'taki balıklar sesimize ses veriyor önce . ardından , hasan boğuldu deresi kendi efsanesi ile var olmak istedi aramızda . fırat nehri , sınırlarının suriye'ye dayandığını bile bile zorlayabileceğini dile getiriyordu adeta . keltik çayı , yeşilırmak ile karıştığını ; onunla yol alacağını söylüyordu renk renk balıklarıyla . mutluluktu bu . sesler gittikçe yükseliyordu balıklarıyla birlikte , böyle yürekli sulardan .
ne diyarlar sessiz sakin veya içinde dünyayı değiştirebilecek kadar güçlü fırtınalar yaşatan hayatların tanıkları , emekçi balıklar uzun uzun yollar almaktaydı. binbir engele rağmen binbir çabayla ...
büyük büyük denizler fikri , irili ufaklı göllerin içlerinde beslediği , dünyanın zulüm gören topraklarına , direnişi tekrar öğretmek arzusunu gün yüzüne çıkartmıştı . ve biz büyüyorduk .
mescit dağı eteklerinden , çoruh nehri yola çıkar ; konya ovası taş gölünü tuz gölüne emanet eder gözü kapalı . sıradaki ise çıldır gölüdür . nurhak dağlarının bittiği , ceyhan'ın başladığı yerlerden bir balık silsilesi yanaşıyordu büyüyen sularımıza , sırtında ceyhan ve güle oynaya ...
gediz bu sefer ege'ye akmayacaktı . bingöl'den zılgıt sesleriyle aras geliyordu dağlarının selamı ile . yanaştı kıyılarımıza , yeni kıyılar onun . nihayet van gölü de katılmıştı . ve de adını sayamadığımız birçok dolu dizgin dere ve çiçek kokulu balıklar . çoğalmıştık artık .
kocaman bir denizdik şimdi . öyle coşkulu ve savaşçıydıki yüreklerimiz ; derinliklerdeki sularımız bile sıcacıktı . bir lokma sıcak ekmek kadar . balıklar selamlaşırken içiçe , yol başlar bir yandan . biz filistin'e deniz olmuştuk . şimdi bizi bekliyordu halâ dumanı tütmekte olan bir tutam çiçek ...
''eşkina''
kızılırmak'taki balıklar sesimize ses veriyor önce . ardından , hasan boğuldu deresi kendi efsanesi ile var olmak istedi aramızda . fırat nehri , sınırlarının suriye'ye dayandığını bile bile zorlayabileceğini dile getiriyordu adeta . keltik çayı , yeşilırmak ile karıştığını ; onunla yol alacağını söylüyordu renk renk balıklarıyla . mutluluktu bu . sesler gittikçe yükseliyordu balıklarıyla birlikte , böyle yürekli sulardan .
ne diyarlar sessiz sakin veya içinde dünyayı değiştirebilecek kadar güçlü fırtınalar yaşatan hayatların tanıkları , emekçi balıklar uzun uzun yollar almaktaydı. binbir engele rağmen binbir çabayla ...
büyük büyük denizler fikri , irili ufaklı göllerin içlerinde beslediği , dünyanın zulüm gören topraklarına , direnişi tekrar öğretmek arzusunu gün yüzüne çıkartmıştı . ve biz büyüyorduk .
mescit dağı eteklerinden , çoruh nehri yola çıkar ; konya ovası taş gölünü tuz gölüne emanet eder gözü kapalı . sıradaki ise çıldır gölüdür . nurhak dağlarının bittiği , ceyhan'ın başladığı yerlerden bir balık silsilesi yanaşıyordu büyüyen sularımıza , sırtında ceyhan ve güle oynaya ...
gediz bu sefer ege'ye akmayacaktı . bingöl'den zılgıt sesleriyle aras geliyordu dağlarının selamı ile . yanaştı kıyılarımıza , yeni kıyılar onun . nihayet van gölü de katılmıştı . ve de adını sayamadığımız birçok dolu dizgin dere ve çiçek kokulu balıklar . çoğalmıştık artık .
kocaman bir denizdik şimdi . öyle coşkulu ve savaşçıydıki yüreklerimiz ; derinliklerdeki sularımız bile sıcacıktı . bir lokma sıcak ekmek kadar . balıklar selamlaşırken içiçe , yol başlar bir yandan . biz filistin'e deniz olmuştuk . şimdi bizi bekliyordu halâ dumanı tütmekte olan bir tutam çiçek ...
''eşkina''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder