6 Mayıs 2009 Çarşamba

küçük bir öykü...

ocakta yanan ateşin odayı aydınlatan ışığında yerde sessizce oturuyorlardı .ocağa yaklaştıkça beliren sigara dumanının yoğun kokusu ,dışarıdan gelen birinin soluğunu kesecek kadar ağırdı .onlar az önceki tartışmanın sonucunda ortaya çıkan kararlar üzerinde düşünmekle meşguldüler .bu meşguliyet esas olarak yapılması gereken işlerde , bireylerin yerlerinin tespiti üzerine yoğunlaşıyordu ...
dışarıda bir ölüm sessizliği vardı .ay ışığı tüm gücüyle dağları ,obayı aydınlatmaya çalışıyordu .kapının önünde bekleyen nöbetçinin sesi dışında , ne bir kıpırtı ne bir yaşam belirtisi vardı ...
ocakta yanan ateş ,devinimlerini hızlandırmış ; üzerindeki demliği siyaha boyamıştı .çayın hazır olduğu işareti alındığında ,aynı sessizlikle plastik bardaklar çıkarıldı .küçük bir poşet içinde nemli toz şeker , toprağın üzerine konuldu .dışarıdaki nöbetçiye seslenildi .dışarıdaki ,çayını alıp tekrar geri döndü .
tam çaylar içilecekti ki, bir ses duyuldu .bir daha da bir şey duyulmadı .koptu gitti sessizliğin içinde yaşam ...


''crispos japon balığı''


''ey aç memeli dirençli çocuklar
işte sütü bol bir şafak
girdi yine koynumuza çırılçıplak''

''adnan yücel''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...