ben yokken sabahları , nisan 2008
soğuksu'da sabah henüz olmamıştır sanırım . katırıyla kömür taşıyan çocukları görüyorum . iki sokak köpeği kaportacının orada uymaktadır . fırın , yeni yeni odun atmaya başlamıştır ateşe . sokakların tümü sessizdir . 15 dakika sonra filyos yönüne giden ilk tren kalkacaktır . garda , uykulu iki üç surattan fazlası olmaz . doğukan uyanıp kuran kursuna gitmek üzere yola çıkacaktır . sultan abla bebeği emzirecektir . mehtap ve meryem rüyâlarında güzel çocuklar görüyor olabilirler . hacer , işe gitmeden önce bir iki dakika daha uyumaya çabalar herhalde . başak , uykudan öksürerek uyanır . annesi sobayı yakmıştır . kediler usul usul iner meydana . bakkallar kepenkleri kaldırır az sonra . o sesten sonra birden kalabalıklaşır sokak . ben ankara'da uyuyamadığımdan pencerenin kenarında beklediğim sabahı etmişken , böyle başlar soğuksu'da sabahlar işte...
ayrılış , mayıs 2008
''terk edip giderek beni bütün kapılardan
bütün çöllerin ortasında bıraktın''
dün , hayatımın en korkunç gecelerinden birisini yaşadım . polisleri gördüm . sarhoş adamı öldüresiye dövdüler . polis : ''en iyisi orman yasaları'' diyordu adamın ağzını tekmelerken . bir an evvel karakoldan çıkıp eve gitmek istiyordum yalnızca . polisler durmadan sorular soruyorlar . nerelisin ? , baban neci ? , nerede oturuyorsun ? , hangi bölümü okuyorsun ? en sonunda burnumdaki delikle birlikte eve döndüm . sabaha doğru uyumuşum . uyandığımda , yastığın üzeri saçla doluydu . bütün saçlarımın dökülmüş olduğunu düşündüm . hiç saçım yoktu gerçekten de . kâlbimde müthiş bir çarpıntı . midemde korkunç bir ağrı . aynanın önünde oturup kaldım , saçlarım beni terketmişti . bir daha asla konuşmayacağım onlarla , beni böylece yüzüstü bıraktıkları için .
ölmek ve yaşamak , mayıs 2008
ben istanbul şile'de aldım haberlerini . cevriye hanım nihayet doğurmuş . önce dört tane demişlerdi . ancak , beş tane yavrulamış . yavrular öyle küçükmüş ki...
ölmek ve yaşamak (2) , mayıs 2008
dün gece sitede bir evde kaldım . sabah 5 gibi korkunç bir kâbus görerek uyandım . bir yavru kedi sesi duyuyordum sürekli . yattığım oda kapkaranlıktı . korkarak tüm perdeleri açtım . ses kesildi . ağlayarak uyuyakalmışım . cevriye odaya girdi birden . öldürdüm onu dedi . kimi dedim ? , yavruyu öldürdüm dedi . neden cevriye dedim ? . hastaydı , acı çekiyordu . boğdum onu . sesi kesilene dek bekledim dedi . akşama dek konuşmadık . sonra ona cesedi ortadan kaldırması için yardım ettim . gül ağacının dibine ektik yavrucuğu . küçücük bedeninde karnı çürümüştü . onu gül ağacının dibine eker ekmez , 3 karasinek 25 karınca ve 12 kurtçuk , yemek masasına oturmuştu . bir anda ortadan kaldırdılar cesedi . geri kalan 4 yavru , anne sütünü öpe öpe aranmaya başladılar o an . yaşam devam ediyordu soğuksu'da...
''lepistes''
''burada anlatılan her öykü yaşanmıştır''
soğuksu günlüğü üç
soğuksu'da sabah henüz olmamıştır sanırım . katırıyla kömür taşıyan çocukları görüyorum . iki sokak köpeği kaportacının orada uymaktadır . fırın , yeni yeni odun atmaya başlamıştır ateşe . sokakların tümü sessizdir . 15 dakika sonra filyos yönüne giden ilk tren kalkacaktır . garda , uykulu iki üç surattan fazlası olmaz . doğukan uyanıp kuran kursuna gitmek üzere yola çıkacaktır . sultan abla bebeği emzirecektir . mehtap ve meryem rüyâlarında güzel çocuklar görüyor olabilirler . hacer , işe gitmeden önce bir iki dakika daha uyumaya çabalar herhalde . başak , uykudan öksürerek uyanır . annesi sobayı yakmıştır . kediler usul usul iner meydana . bakkallar kepenkleri kaldırır az sonra . o sesten sonra birden kalabalıklaşır sokak . ben ankara'da uyuyamadığımdan pencerenin kenarında beklediğim sabahı etmişken , böyle başlar soğuksu'da sabahlar işte...
ayrılış , mayıs 2008
''terk edip giderek beni bütün kapılardan
bütün çöllerin ortasında bıraktın''
dün , hayatımın en korkunç gecelerinden birisini yaşadım . polisleri gördüm . sarhoş adamı öldüresiye dövdüler . polis : ''en iyisi orman yasaları'' diyordu adamın ağzını tekmelerken . bir an evvel karakoldan çıkıp eve gitmek istiyordum yalnızca . polisler durmadan sorular soruyorlar . nerelisin ? , baban neci ? , nerede oturuyorsun ? , hangi bölümü okuyorsun ? en sonunda burnumdaki delikle birlikte eve döndüm . sabaha doğru uyumuşum . uyandığımda , yastığın üzeri saçla doluydu . bütün saçlarımın dökülmüş olduğunu düşündüm . hiç saçım yoktu gerçekten de . kâlbimde müthiş bir çarpıntı . midemde korkunç bir ağrı . aynanın önünde oturup kaldım , saçlarım beni terketmişti . bir daha asla konuşmayacağım onlarla , beni böylece yüzüstü bıraktıkları için .
ölmek ve yaşamak , mayıs 2008
ben istanbul şile'de aldım haberlerini . cevriye hanım nihayet doğurmuş . önce dört tane demişlerdi . ancak , beş tane yavrulamış . yavrular öyle küçükmüş ki...
ölmek ve yaşamak (2) , mayıs 2008
dün gece sitede bir evde kaldım . sabah 5 gibi korkunç bir kâbus görerek uyandım . bir yavru kedi sesi duyuyordum sürekli . yattığım oda kapkaranlıktı . korkarak tüm perdeleri açtım . ses kesildi . ağlayarak uyuyakalmışım . cevriye odaya girdi birden . öldürdüm onu dedi . kimi dedim ? , yavruyu öldürdüm dedi . neden cevriye dedim ? . hastaydı , acı çekiyordu . boğdum onu . sesi kesilene dek bekledim dedi . akşama dek konuşmadık . sonra ona cesedi ortadan kaldırması için yardım ettim . gül ağacının dibine ektik yavrucuğu . küçücük bedeninde karnı çürümüştü . onu gül ağacının dibine eker ekmez , 3 karasinek 25 karınca ve 12 kurtçuk , yemek masasına oturmuştu . bir anda ortadan kaldırdılar cesedi . geri kalan 4 yavru , anne sütünü öpe öpe aranmaya başladılar o an . yaşam devam ediyordu soğuksu'da...
''lepistes''
''burada anlatılan her öykü yaşanmıştır''
soğuksu günlüğü üç