gecenin bir yarısı ders çalışma umuduyla oturayım dedim masaya . oturdum da , masa işte . üzeri kalabalık ; bardaklar , notlarım ve kitaplarım... aylardır girmeye çalışıp da giremediğim iktisat'a giriş kitabım . tabi bir de beni , asıl görevimden alıkoyan başka bir şey ; o da masada duran , kardeşimin okuduğu (4 . defa okumakta olduğum) ''küçük prens'' kitabı . hani şu incilden ve das kapital'den sonra dünyada en çok okunan kitaplardan biri olan ; fransa'da banknotların üzerine figürleri , türkiye'de sansüre takılan , hani şu yazarının havada uçağı ile kaybolduğu (antoine de saint-exupéry)...
küçük prens kimselerin duymadığı ve duyamayacağı gerçekleri sevgi ile dile getiren tek bir ses (bize göre gerçekler yalnızca çarpıtılan ve çarpıtılmak üzere söylenenlerken...) . her sabah erkenden kalkar , uçuşan atkısıyla sönmüş yanardağlarını temizler , gezegenindeki koca boğabab bitkilerini söker , çiçeğinin suyunu verir . ve arsızdır . bilgi arsızı... sordukça sorar , cevabını alıncaya kadar susmaz . sorulan sorulara ise karşılık vermez çoğu zaman . anlatır durur küçük gezegenini , çiçeğini ve yanardağlarını . minnettarlık değildir küçük prensin aradığı , iyi niyetini hep korur . ama üzülür , incinir , kuşkuya düşer .
''bir sabah , gün doğarken birden açıverir çiçek
- daha tam uyanmış değilim...
- henüz yapraklarımı iyice toparlyamadım .
oysa küçük prens onu çok beğenmiştir
- ne kadar da güzelsiniz der
çiçek , tatlı bir sesle :
- güneşle aynı anda doğduk da ondandır .
ve küçük prens çiçeğin hiç de alçak gönüllü olmadığını anlar . fakat etkilenmiştir ondan .
- sanırım kahvaltı saatindeyiz dedi çiçek
bana bir şeyler getirir misiniz ?
küçük prens şaşkına döner . hemen bir ibrik su getirir çiçeği sulamak için . çiçeğin kibirli havası gücüne gitmiştir küçük prensin .
ve şöyle der küçük prens :
- çiçeğe kulak vermemeliydim , çiçeği dinlememek gerekir . çünkü onlar görmek ve koklamak içindir . yargılarımı size göre değil , davranışlara göre ayarlamalıydım . güzel koku ve ışık saçan bir çiçeği , yüzüstü bırakmak bana yakışır mıydı ? o küçük çiçeğin hesaplarının altındaki inceliği sezemedim . ama ne yapayım , ben o zamanlar o kadar küçüktüm ki...''
büyükleri garip bulur ; küçük prens anlam vermez onlara hiçbir zaman . gezegen gezegen dolaşır , anlam veremediği büyüklere rastlar . ilk gezegende bir krala rastladıktan sonra , sırasıyla kendini beğenmiş , sarhoş , iş adamı , gece bekçisi ve bir coğrafyacıyla karşılaşır gittiği gezegenlerde . onları ve onların tekdüze hayatlarını sorgular , sorgulatır onlara .
bizlere dairdir küçük prens , çiçeğini yıldızlara yerleştirebilenlere ; onun varlığıyla mutlu olabilen , kutuların içindeki koyunları görebilenlere dairdir . bitirdim kitabı ve düşündüm , bana ve büyüklere bu kadar çok soru soran küçük prens ; benim sorularımı da duyuyor muydu acaba ? bilinmez . ama içimizdeki ve etrafımızdaki küçük prenslerin farkına varmamızı sağlıyor . varmış benim yakınımda da küçük bir prens...
''lipsoz''
küçük prens kimselerin duymadığı ve duyamayacağı gerçekleri sevgi ile dile getiren tek bir ses (bize göre gerçekler yalnızca çarpıtılan ve çarpıtılmak üzere söylenenlerken...) . her sabah erkenden kalkar , uçuşan atkısıyla sönmüş yanardağlarını temizler , gezegenindeki koca boğabab bitkilerini söker , çiçeğinin suyunu verir . ve arsızdır . bilgi arsızı... sordukça sorar , cevabını alıncaya kadar susmaz . sorulan sorulara ise karşılık vermez çoğu zaman . anlatır durur küçük gezegenini , çiçeğini ve yanardağlarını . minnettarlık değildir küçük prensin aradığı , iyi niyetini hep korur . ama üzülür , incinir , kuşkuya düşer .
''bir sabah , gün doğarken birden açıverir çiçek
- daha tam uyanmış değilim...
- henüz yapraklarımı iyice toparlyamadım .
oysa küçük prens onu çok beğenmiştir
- ne kadar da güzelsiniz der
çiçek , tatlı bir sesle :
- güneşle aynı anda doğduk da ondandır .
ve küçük prens çiçeğin hiç de alçak gönüllü olmadığını anlar . fakat etkilenmiştir ondan .
- sanırım kahvaltı saatindeyiz dedi çiçek
bana bir şeyler getirir misiniz ?
küçük prens şaşkına döner . hemen bir ibrik su getirir çiçeği sulamak için . çiçeğin kibirli havası gücüne gitmiştir küçük prensin .
ve şöyle der küçük prens :
- çiçeğe kulak vermemeliydim , çiçeği dinlememek gerekir . çünkü onlar görmek ve koklamak içindir . yargılarımı size göre değil , davranışlara göre ayarlamalıydım . güzel koku ve ışık saçan bir çiçeği , yüzüstü bırakmak bana yakışır mıydı ? o küçük çiçeğin hesaplarının altındaki inceliği sezemedim . ama ne yapayım , ben o zamanlar o kadar küçüktüm ki...''
büyükleri garip bulur ; küçük prens anlam vermez onlara hiçbir zaman . gezegen gezegen dolaşır , anlam veremediği büyüklere rastlar . ilk gezegende bir krala rastladıktan sonra , sırasıyla kendini beğenmiş , sarhoş , iş adamı , gece bekçisi ve bir coğrafyacıyla karşılaşır gittiği gezegenlerde . onları ve onların tekdüze hayatlarını sorgular , sorgulatır onlara .
bizlere dairdir küçük prens , çiçeğini yıldızlara yerleştirebilenlere ; onun varlığıyla mutlu olabilen , kutuların içindeki koyunları görebilenlere dairdir . bitirdim kitabı ve düşündüm , bana ve büyüklere bu kadar çok soru soran küçük prens ; benim sorularımı da duyuyor muydu acaba ? bilinmez . ama içimizdeki ve etrafımızdaki küçük prenslerin farkına varmamızı sağlıyor . varmış benim yakınımda da küçük bir prens...
''lipsoz''
''...küçük prensim , ister misin ,
döneyim yeniden yaşam ?
gel bana şovalyem ,
yakarışların patikasından !
gir efendim benim ,
kederin sığınağına !
senin için ölümü ,
en yüce ödül sayarım ben !
küçük prens için başladı bu şölen .''
jose marti
çeviri : ataol behramoğlu
döneyim yeniden yaşam ?
gel bana şovalyem ,
yakarışların patikasından !
gir efendim benim ,
kederin sığınağına !
senin için ölümü ,
en yüce ödül sayarım ben !
küçük prens için başladı bu şölen .''
jose marti
çeviri : ataol behramoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder