''bana mutluluğun resmini yapabilir misin abidin" diye şiirine başlayan nâzım hikmet "çok şükür çok şükür bugünleri de gördüm ölsem de gam yemem artık" diye şiirini bitirir . kastettiği , 1961 yazı ortalarındaki muzaffer devrim günleri ile sosyalist küba'dır . abd'nin terör listesinin başında olan bu ülke , fiziksel küçüklüğünün aksine siyasetiyle tüm dünyada eşitlik ve özgürlüğe inananların esin kaynağı olmuştur .
bugün latin amerika'daki sol yükselişi küba devriminin ve devrimcilerinin adını anmadan kimse açıklayamaz . buna karşın abd psikolojik savaş dairesi küba için fazla mesai harcamaktan imtina etmez . küba'ya yönelik dezenformasyon ve manipülasyonun sonu yoktur . bu kaynaklara göre küba'da insan hakları yoktur , insanlar küba'dan kaçmak için ölümü göze alırlar , küba'da insanlar aç ve sefildir , fidel bir diktatördür ve elbet küba'da eşcinseller de özgür değildir... işte abd dünya hegomonyasını böyle inşa eder . özgürlüğün olmadığı küba'ya demokrasi ve özgürlük götürmenin yolunu böylece meşru kılar .
küba'da eşcinseller dünyanın pek çok burjuva devletinde olmayan geniş haklara ve olanaklara sahiptir . birkaç satırbaşıyla aktaralım :
"gay pride" günü olarak çeşitli ülkelerde kutlanan gün , küba'da bir hafta boyunca küba komünist partisi , genç komünistler birliği , üniversite komitesi , polis teşkilatı ve kültür bakanlığı gibi çeşitli devlet gruplarının desteğiyle eğitimden sağlığa , kültürden sanata çeşitli yapıcı faaliyetler şeklinde kutlanır . oysa birkaç istisna dışında “gay pride” kutlamaları , gelişmiş avrupa ülkelerinde ve abd’de devletlerin hiçbir desteği olmaksızın büyük şirketlerin finansmanı yoluyla geçer . geylerin bir piyasa alanı olduğunun ve geyliğin tüketime dönük bir kültür olarak görüldüğünün resmidir bu .
bununla beraber küba cinsel eğitim merkezi (cenesex) 'nin kapıları ülkedeki tüm eşcinsellere , travestilere ve transeksüellere açıktır . cinsiyet değiştirmek isteyen herkesin ameliyat gibi tüm masrafları , küba devleti tarafından hiçbir ücret talep edilmeksizin karşılanır . bu merkez , aynı zamanda talepte bulunan tüm eşcinsel yurttaşlara ücretsiz psikiyatral destek hizmeti de sunar ve bu destek türkiye'deki gibi "normalleştirme" amaçlı değil , toplumsal eşitsizliklerin giderilmesinin bir parçası olarak işlev görür . küba devleti , toplumsal homofobiyle mücadelenin bir parçası olarak kültür ve sanat alanında da eşcinsellere tüm desteklerini sunmaktadır . 1993 senesinde küba'da çevrilen eşcinsellik temalı "çilek ve çikolata" filmi aklıma ilk geleni.
devlet başkanı raul castro'nun kızı mariela ise ülkedeki eşcinsellerle en yakın teması kuran isimlerden biridir . annesi vilma ise dünyada ilk defa , yıl henüz 1975 iken evliliğin anayasa'daki tanımında cinsiyet belirtmeksizin tanımlanmasını önerip hemcinslerarası evliliğin önünü açacak öneride bulunmuş bir devrimcidir . bunun gibi bilgiler daha sıralanabilir .
siz emine erdoğan'ı bir gey hakları yürüyüşünde görmeyi ya da polis teşkilâtı ile devlet partisiyle üniversite senatosuyla devlet kurumlarının gey hakları yürüyüşüne katılımını tahayyül bile edemezken , küba'da olanları birkaç şaibeli gözaltı haberinden müteşekkil sanıyorsanız , diyecek bir şey yok .
unutmamak gerek lgbt hakları , devrim karşıtlarının en sık kullandığı bir dezenformasyon alanıdır . kübalı eşcinseller , kurtuluşa ermiş değiller ama bizlerden ve yabancılaşma , çürüme , yozlaşma kültürüyle gettolarına hapsedilmiş avrupalı kardeşlerimizden çok daha ileridirler . eşcinsellik , sözde güzellik yarışmalarına , hiyerarşik bir tahakküm alanına ya da tüketim kültürüne dönüştürülmeyecek bir şey .
küba , alnı açık , başı dik ve onurlu duruşuyla eşitlik ve özgürlük ideallerine sahip çıkıyor ve küba artık , arenas’ların göç etmek durumunda kaldığı küba değil . küba komünist partisi önderliğinde küba değişiyor ve evet homofobiye meydan okuyor . bunu sadece selamlayabiliriz...
''lüfer''
bugün latin amerika'daki sol yükselişi küba devriminin ve devrimcilerinin adını anmadan kimse açıklayamaz . buna karşın abd psikolojik savaş dairesi küba için fazla mesai harcamaktan imtina etmez . küba'ya yönelik dezenformasyon ve manipülasyonun sonu yoktur . bu kaynaklara göre küba'da insan hakları yoktur , insanlar küba'dan kaçmak için ölümü göze alırlar , küba'da insanlar aç ve sefildir , fidel bir diktatördür ve elbet küba'da eşcinseller de özgür değildir... işte abd dünya hegomonyasını böyle inşa eder . özgürlüğün olmadığı küba'ya demokrasi ve özgürlük götürmenin yolunu böylece meşru kılar .
küba'da eşcinseller dünyanın pek çok burjuva devletinde olmayan geniş haklara ve olanaklara sahiptir . birkaç satırbaşıyla aktaralım :
"gay pride" günü olarak çeşitli ülkelerde kutlanan gün , küba'da bir hafta boyunca küba komünist partisi , genç komünistler birliği , üniversite komitesi , polis teşkilatı ve kültür bakanlığı gibi çeşitli devlet gruplarının desteğiyle eğitimden sağlığa , kültürden sanata çeşitli yapıcı faaliyetler şeklinde kutlanır . oysa birkaç istisna dışında “gay pride” kutlamaları , gelişmiş avrupa ülkelerinde ve abd’de devletlerin hiçbir desteği olmaksızın büyük şirketlerin finansmanı yoluyla geçer . geylerin bir piyasa alanı olduğunun ve geyliğin tüketime dönük bir kültür olarak görüldüğünün resmidir bu .
bununla beraber küba cinsel eğitim merkezi (cenesex) 'nin kapıları ülkedeki tüm eşcinsellere , travestilere ve transeksüellere açıktır . cinsiyet değiştirmek isteyen herkesin ameliyat gibi tüm masrafları , küba devleti tarafından hiçbir ücret talep edilmeksizin karşılanır . bu merkez , aynı zamanda talepte bulunan tüm eşcinsel yurttaşlara ücretsiz psikiyatral destek hizmeti de sunar ve bu destek türkiye'deki gibi "normalleştirme" amaçlı değil , toplumsal eşitsizliklerin giderilmesinin bir parçası olarak işlev görür . küba devleti , toplumsal homofobiyle mücadelenin bir parçası olarak kültür ve sanat alanında da eşcinsellere tüm desteklerini sunmaktadır . 1993 senesinde küba'da çevrilen eşcinsellik temalı "çilek ve çikolata" filmi aklıma ilk geleni.
devlet başkanı raul castro'nun kızı mariela ise ülkedeki eşcinsellerle en yakın teması kuran isimlerden biridir . annesi vilma ise dünyada ilk defa , yıl henüz 1975 iken evliliğin anayasa'daki tanımında cinsiyet belirtmeksizin tanımlanmasını önerip hemcinslerarası evliliğin önünü açacak öneride bulunmuş bir devrimcidir . bunun gibi bilgiler daha sıralanabilir .
siz emine erdoğan'ı bir gey hakları yürüyüşünde görmeyi ya da polis teşkilâtı ile devlet partisiyle üniversite senatosuyla devlet kurumlarının gey hakları yürüyüşüne katılımını tahayyül bile edemezken , küba'da olanları birkaç şaibeli gözaltı haberinden müteşekkil sanıyorsanız , diyecek bir şey yok .
unutmamak gerek lgbt hakları , devrim karşıtlarının en sık kullandığı bir dezenformasyon alanıdır . kübalı eşcinseller , kurtuluşa ermiş değiller ama bizlerden ve yabancılaşma , çürüme , yozlaşma kültürüyle gettolarına hapsedilmiş avrupalı kardeşlerimizden çok daha ileridirler . eşcinsellik , sözde güzellik yarışmalarına , hiyerarşik bir tahakküm alanına ya da tüketim kültürüne dönüştürülmeyecek bir şey .
küba , alnı açık , başı dik ve onurlu duruşuyla eşitlik ve özgürlük ideallerine sahip çıkıyor ve küba artık , arenas’ların göç etmek durumunda kaldığı küba değil . küba komünist partisi önderliğinde küba değişiyor ve evet homofobiye meydan okuyor . bunu sadece selamlayabiliriz...
''lüfer''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder