30 Nisan 2009 Perşembe

sevişme vakti...

çıplak heykeller yapmalıyım
çırılçıplak heykeller
nefis rüyalarınız için
ey önümden geçen ak sakallı kasketli ,
yırtık mintanından adeleleri görünen dilenci
sana önce
şiirlerin tadını
aşkların tadını
kitaplardan tattırmayalım
resimlerden duyurmayalım , resimlerden ...

şu oğlan çocuğuna bak
fırça sallıyor
kokmuş manifaturacının ayağına
dörtyüz bin tekliğinden
on kuruş verecek

seni satmam çocuğum
dörtyüz bin tekliğe
ne güzel kaşların var
ne güzel bileklerin
hele ne ellerin var , ne ellerin ...

söylemeliyim ...
yok , yok ...
meydanlarda bağırmalıyım
bu küçük
güllerin buram buram tüttüğü
anadolu şehri kahvesinde
kiraz mevsiminin sevişme vakti olduğunu

resimler seyrettirmeli
şiirler okutmalıyım
baygınlık getiren şiirler

kiraz mevsimi , kiraz
küfelerle dolu pazar
zambaklar geçiriyor bir kadın
bir kadın birkaç yoğurt götürüyor
sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
belediye kahvesinde hala o eski , o yalancı
o biçimsiz bizans şarkısı


sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
nasıl etsem nasıl yapsam da
meydanlarda bağırsam
sokakbaşlarında sazımı çalsam
anlatsam şu kiraz mevsiminin
para kazanmak mevsimi değil
sevişme vakti olduğunu...

bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını ,
sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
boşa geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere
mezarımda bu güzel , uzun kaşlı boyacı çocuğunun
oğlu bir şiir okusa
karacaoğlan'dan
orhan veli'den
yunus'tan , yunus'tan...


''s.faik abasıyanık''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...