neolitik dönemde kadın , doğurganlığıyla bir bereket sembolü , iş bölümü yaptıran , adaletiyle huzuru sağlayan bir tanrıça idolüydü . anaerkil toplum olarak adlandırılan bu neolitik dönemde düzen , eşitlik ve adalet vardı .
ancak bir dönem sonra , karınları artık tok olan ve düşünmeye fırsat bulan erkekler analitik zekâlarını geliştirdiler . neolitik'teki bu erkil uyanışıyla erkekler , kaba güçlerinin farkına vardılar ve bu eziciliklerini , fiziksel üstünlük fikirlerini , avcılıktan kadının üzerine doğru kaydırdılar . kendilerini işe yaramaz hisseden ve geçmiş zamana göre yaşam süreleri artan yaşlanan erkekler , geliştirdikleri analitik zekâlarını yeni genç beyinleri eğitmekte kullandılar . böylelikle gençleri etrafında toplayan yaşlı erkekler bir otorite sağlamaya başladılar .
''tanrıça kadın''a isyan başladı . doğanın içindeki insan doğa kanunlarını ve eşitliği reddederek büyük bir sapma yaşadı .
erkekler , gücünü ezme üzerine kurmaya başlayınca , kölecilik zihniyeti hiç gecikmeden kendini gösterdi . köleliği disipline etmek ve belli bir sistematiğe oturtmak için ''devlet'' sistemi kuruldu . sınıflı toplumlar oluşmaya başladı ve kadına vurulan en büyük darbelerden biri olarak ''devlet'' , kadını tutsak etti . tarihin bilinen ilk devleti ''sümer rahip devletleri'' , kadının düşürülmüşlüğünü sergileyen bir oyun niteliğindedir . destanlarında mitolojik bir dille anlatılan kadının kutsal niteliğinin erkek egemen zihniyeti tarafından yok edilişi , çalınışı , yağmalanışı sergilenir . inanna'nın m'lerini kaybedişi kadın tarihindeki kadının tanrıça'dan köleliğe gidişinin başlangıcıdır .
devlet zihniyetiyle giderek güçlenen erkek , kadını metalaştırır. güçlü ve savaşçı erkeklere kadın , süslenerek cinsel bir obje olarak hediye edilir . eskiden kadının elinde olan cinselliği , eş seçimi , özgürlüğü ve inançları erkek tarafından zaptedilir .
aile oluşumu da bu dönemde yaşanır . aile ; kadının özgürlüğünü kısıtlayıcı , kadını metalaştıran ve köleleştirendir . evde babanın anneyi ezmesi , erkek çocuğun kız çocuğu ezmesi bugüne kadar süregelen bir kölelik göstergesidir . kadın , başarılı bir şekilde güçsüzleştirilir . kadın isyankârdır ancak yüreğinin yumuşaklığı çoğu zaman onu suskunluğa itmiştir . kadın barışçıldır .
devlet kadını zapdetmek için yeterli bir öge olamadı . bu nedenle ''din'' olgusu ortaya çıkartılmıştı. din ile keskin şekilde belirtilmiş kurallar konulur. ve böylelikle kadına büyük bir darbe daha indirilmiştir . artık varlığı bile kabul edilmek istenmeyen kadın yok sayılmaktadır . ilk devletlerin üzerinden geçen birçok tarihsel evre , kadını daha çok metalaştırmak dışında bir değişiklik yaratmamıştır .
yaşadığımız dönemde ise birçok kadın kendini özgür olarak nitelendiriyor ve özgürlüğü belli basit kıstaslara bağlıyor (giyim , vakit , seyahat vb.) .oysa asıl olan özgürlük ancak ''öz''ün gürlşemesiyle sağlanabilir . öz'ü gürleştiren ise ancak öz'ümüzü yeniden keşfederek ve öz'e dönüş yaşayarak sağlayabiliriz .
öz'deki , yani neolitik'teki kadını yeniden bulmamız ve içselleştirmemiz gerekir . kendine güvenen ve birey olarak varlığını ortaya koyabilen özgür kadınlar yaratılmadır. kimi kadınlar erkeklerin diliyle konuşarak , onlarla kendilerini eşitlemeye çalışıyorlar . oysa kadın erkek değildir , erkek gibi olmak zorunda da değildir . istenilen , ''özgür kadın'' olmaktır , kendi diliyle ve kendi özüyle...
''zindan delen''
ancak bir dönem sonra , karınları artık tok olan ve düşünmeye fırsat bulan erkekler analitik zekâlarını geliştirdiler . neolitik'teki bu erkil uyanışıyla erkekler , kaba güçlerinin farkına vardılar ve bu eziciliklerini , fiziksel üstünlük fikirlerini , avcılıktan kadının üzerine doğru kaydırdılar . kendilerini işe yaramaz hisseden ve geçmiş zamana göre yaşam süreleri artan yaşlanan erkekler , geliştirdikleri analitik zekâlarını yeni genç beyinleri eğitmekte kullandılar . böylelikle gençleri etrafında toplayan yaşlı erkekler bir otorite sağlamaya başladılar .
''tanrıça kadın''a isyan başladı . doğanın içindeki insan doğa kanunlarını ve eşitliği reddederek büyük bir sapma yaşadı .
erkekler , gücünü ezme üzerine kurmaya başlayınca , kölecilik zihniyeti hiç gecikmeden kendini gösterdi . köleliği disipline etmek ve belli bir sistematiğe oturtmak için ''devlet'' sistemi kuruldu . sınıflı toplumlar oluşmaya başladı ve kadına vurulan en büyük darbelerden biri olarak ''devlet'' , kadını tutsak etti . tarihin bilinen ilk devleti ''sümer rahip devletleri'' , kadının düşürülmüşlüğünü sergileyen bir oyun niteliğindedir . destanlarında mitolojik bir dille anlatılan kadının kutsal niteliğinin erkek egemen zihniyeti tarafından yok edilişi , çalınışı , yağmalanışı sergilenir . inanna'nın m'lerini kaybedişi kadın tarihindeki kadının tanrıça'dan köleliğe gidişinin başlangıcıdır .
devlet zihniyetiyle giderek güçlenen erkek , kadını metalaştırır. güçlü ve savaşçı erkeklere kadın , süslenerek cinsel bir obje olarak hediye edilir . eskiden kadının elinde olan cinselliği , eş seçimi , özgürlüğü ve inançları erkek tarafından zaptedilir .
aile oluşumu da bu dönemde yaşanır . aile ; kadının özgürlüğünü kısıtlayıcı , kadını metalaştıran ve köleleştirendir . evde babanın anneyi ezmesi , erkek çocuğun kız çocuğu ezmesi bugüne kadar süregelen bir kölelik göstergesidir . kadın , başarılı bir şekilde güçsüzleştirilir . kadın isyankârdır ancak yüreğinin yumuşaklığı çoğu zaman onu suskunluğa itmiştir . kadın barışçıldır .
devlet kadını zapdetmek için yeterli bir öge olamadı . bu nedenle ''din'' olgusu ortaya çıkartılmıştı. din ile keskin şekilde belirtilmiş kurallar konulur. ve böylelikle kadına büyük bir darbe daha indirilmiştir . artık varlığı bile kabul edilmek istenmeyen kadın yok sayılmaktadır . ilk devletlerin üzerinden geçen birçok tarihsel evre , kadını daha çok metalaştırmak dışında bir değişiklik yaratmamıştır .
yaşadığımız dönemde ise birçok kadın kendini özgür olarak nitelendiriyor ve özgürlüğü belli basit kıstaslara bağlıyor (giyim , vakit , seyahat vb.) .oysa asıl olan özgürlük ancak ''öz''ün gürlşemesiyle sağlanabilir . öz'ü gürleştiren ise ancak öz'ümüzü yeniden keşfederek ve öz'e dönüş yaşayarak sağlayabiliriz .
öz'deki , yani neolitik'teki kadını yeniden bulmamız ve içselleştirmemiz gerekir . kendine güvenen ve birey olarak varlığını ortaya koyabilen özgür kadınlar yaratılmadır. kimi kadınlar erkeklerin diliyle konuşarak , onlarla kendilerini eşitlemeye çalışıyorlar . oysa kadın erkek değildir , erkek gibi olmak zorunda da değildir . istenilen , ''özgür kadın'' olmaktır , kendi diliyle ve kendi özüyle...
''zindan delen''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder