kitaplar arasından damlayan kahvenin , şeker değmemiş yüzüne denizden bir rüzgâr değdi . rüzgârın peşinden koşanların şehrinde , ekim ayında herhangi bir gün
bana yaklaştı ve şöyle söyledi : bu kitabı istersen alabilirsin .
sonra kitabı ellerime bıraktı . mırıldandı :
''güz kapısında ağaç
el kapısında emekçi
suyu kesilmiş ırmak
kapımdaki nöbetçi''
kalabalık otobüste onun duyabileceği kadar yüksek bir sesle ,
gözlerimi , onun şiiri bıraktığı yerden çekmeden devam ettim :
''acıdan kırılsa bile sesim
acımı sesleyenler var''
yandaki dolmuşta bir kadın ona bakıp gülümsemiş . o da gülümsedi kadına . ben de tanıdık biri olduğunu düşünüp bakınca , kadın telâşla gözlerini kaçırdı . bakıp gülümsedim kadına , şiiri okuduğumuz kitabı bizim otobüsün camına tuttum . onun görebileceği şekilde . gülümsedim .
gülümsedi ve ;
biliyorum mırıldandı :
''boşuna belindeki anahtar
ışığım kilitlenmez ki...''
otobüs karanlığın içinde , trafoyu geçtikten sonra durdu .
kapıcı selâmımızı aldı
asansör bekletmedi
ev kokmaya devam ediyordu .
''şişedeki balıklar''
bana yaklaştı ve şöyle söyledi : bu kitabı istersen alabilirsin .
sonra kitabı ellerime bıraktı . mırıldandı :
''güz kapısında ağaç
el kapısında emekçi
suyu kesilmiş ırmak
kapımdaki nöbetçi''
kalabalık otobüste onun duyabileceği kadar yüksek bir sesle ,
gözlerimi , onun şiiri bıraktığı yerden çekmeden devam ettim :
''acıdan kırılsa bile sesim
acımı sesleyenler var''
yandaki dolmuşta bir kadın ona bakıp gülümsemiş . o da gülümsedi kadına . ben de tanıdık biri olduğunu düşünüp bakınca , kadın telâşla gözlerini kaçırdı . bakıp gülümsedim kadına , şiiri okuduğumuz kitabı bizim otobüsün camına tuttum . onun görebileceği şekilde . gülümsedim .
gülümsedi ve ;
biliyorum mırıldandı :
''boşuna belindeki anahtar
ışığım kilitlenmez ki...''
otobüs karanlığın içinde , trafoyu geçtikten sonra durdu .
kapıcı selâmımızı aldı
asansör bekletmedi
ev kokmaya devam ediyordu .
''şişedeki balıklar''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder