tırtıl , nisan...
doğukan beş yaşında , durmadan soru soran bir çocuk . ancak bu sabah çok ilginç bir şey oldu . yine tüm sorularıyla kapıya geldi . artık ona cevap veremiyordum . bana kızıp , bir türlü açmayan güle doğru yürüdü biraz tehditkâr… annesi , sıkıldığımı anlayıp eve çağırdı onu :
-eve gel doğukan rahat bırak ablayı .
hızlıca indi merdivenlerden , alt dudağını büküp kaşlarını da çatarak :
-gelmeyeceğim
-babanı ararım , dedi annesi
-ararsan ara
ve doğukan bunu söyler söylemez bir tırtıl oluverdi , merdivenlerden aşağı yeşilliklerin arasından kayboldu gitti .
mahallede kayıp , mayıs...
dizimde kırmızı bir yara çıkmıştı çok kaşınıyordu , işte o gün kıvırcık kapıyı çaldı . annesi
kapıyı açtı ona . her zamanki yüzünden başka bir yüz vardı annesinin yüzünde . suçlu , tedirgin .
ve bunların hepsini sırıtan dudaklarında gizliyordu. ben , kıvırcık gelmeden bütün olaya şahit oldum . koşarak çıktı annesi evden , eşarbını bağlamadan öyle telaşlı . bir çırpıda iniverdi bozuk merdivenleri , sonra mahçup biraz . eve döndü , ittirdi tahta beyaz kapısını gecekondunun . içeri girecekken tam , komşusu seslendi :
-hayırdır ne bu telaş ?
kadın anlattı olanları . tavşan yoktu . kedi yemiş olabilir miydi ? komşusu pek önemsemedi . onu
asıl ilgilendiren soruyu sordu :
-kim getirdi tavşanı kızına ?
-mücahit . deyiverdi birden .
sonra anladı pot kırdığını :
-arkadaşı canım çatalağzı'ndan getirmiş .
komşu kadın beş on dakikaya kadar başka bir komşu kadına gidecek
ve mücahit'i anlatacaktı . anne :
-aman iyi oldu , hep mancır yiyordu zaten , diye düşündü .
kıvırcık okuldan geldi . kapıyı çaldı . annesi daha kapının girişinde tavşanın kaybolduğunu söyledi , utangaç bir gülümsemeyle . kıvırcık bağırdı ağladı . annesi her zamanki yüzünü takındı . gülmüyordu artık . onu suçlayan kızını memelerine bastırdı .
kıvırcık , orada anne kokusu hissedince , annesine kızmak isteyip de kızamadığını anladı . gecekondunun tahta beyaz kapısını kapadılar mahalleye . sonra annesi kızına para verdi . kıvırcık unutsun diye tavşanını . annesine bir daha hiç bulamayacağı
bir şey gibi -tavşanı gibi- sarıldı beline .
dizimdeki kırmızı yaranın geçtiği gün sona erdi tüm bunlar . tavşansa yok artık ortalıkta .
''lepistes''
doğukan beş yaşında , durmadan soru soran bir çocuk . ancak bu sabah çok ilginç bir şey oldu . yine tüm sorularıyla kapıya geldi . artık ona cevap veremiyordum . bana kızıp , bir türlü açmayan güle doğru yürüdü biraz tehditkâr… annesi , sıkıldığımı anlayıp eve çağırdı onu :
-eve gel doğukan rahat bırak ablayı .
hızlıca indi merdivenlerden , alt dudağını büküp kaşlarını da çatarak :
-gelmeyeceğim
-babanı ararım , dedi annesi
-ararsan ara
ve doğukan bunu söyler söylemez bir tırtıl oluverdi , merdivenlerden aşağı yeşilliklerin arasından kayboldu gitti .
mahallede kayıp , mayıs...
dizimde kırmızı bir yara çıkmıştı çok kaşınıyordu , işte o gün kıvırcık kapıyı çaldı . annesi
kapıyı açtı ona . her zamanki yüzünden başka bir yüz vardı annesinin yüzünde . suçlu , tedirgin .
ve bunların hepsini sırıtan dudaklarında gizliyordu. ben , kıvırcık gelmeden bütün olaya şahit oldum . koşarak çıktı annesi evden , eşarbını bağlamadan öyle telaşlı . bir çırpıda iniverdi bozuk merdivenleri , sonra mahçup biraz . eve döndü , ittirdi tahta beyaz kapısını gecekondunun . içeri girecekken tam , komşusu seslendi :
-hayırdır ne bu telaş ?
kadın anlattı olanları . tavşan yoktu . kedi yemiş olabilir miydi ? komşusu pek önemsemedi . onu
asıl ilgilendiren soruyu sordu :
-kim getirdi tavşanı kızına ?
-mücahit . deyiverdi birden .
sonra anladı pot kırdığını :
-arkadaşı canım çatalağzı'ndan getirmiş .
komşu kadın beş on dakikaya kadar başka bir komşu kadına gidecek
ve mücahit'i anlatacaktı . anne :
-aman iyi oldu , hep mancır yiyordu zaten , diye düşündü .
kıvırcık okuldan geldi . kapıyı çaldı . annesi daha kapının girişinde tavşanın kaybolduğunu söyledi , utangaç bir gülümsemeyle . kıvırcık bağırdı ağladı . annesi her zamanki yüzünü takındı . gülmüyordu artık . onu suçlayan kızını memelerine bastırdı .
kıvırcık , orada anne kokusu hissedince , annesine kızmak isteyip de kızamadığını anladı . gecekondunun tahta beyaz kapısını kapadılar mahalleye . sonra annesi kızına para verdi . kıvırcık unutsun diye tavşanını . annesine bir daha hiç bulamayacağı
bir şey gibi -tavşanı gibi- sarıldı beline .
dizimdeki kırmızı yaranın geçtiği gün sona erdi tüm bunlar . tavşansa yok artık ortalıkta .
''lepistes''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder