3 Mayıs 2009 Pazar

prag...

ikinci dünya savaşının ardından , savaşın bırakmış olduğu yıkımı üzerinden atmak isteyen ve bunun için en yaşlısından en gencine kadar bütün insanların seferber olduklarını ; çekoslavakya'dan rüzgâr ile kızıl bayrağın , sonbahara merhaba dediklerini duyuyorum...
az önce bitirdim resmini prag'ın , avrupanın en güzel şehrinin resmini...franz kafka'ya olan borcumuzu ödemiştik artık ; cumhuriyet sarayının önünde votka içerek dinlenen işçilerle beraber .
biraz sonra , ikinci dünya savaşından kurtulmuş olmanın vermiş olduğu heyecanla ve aynı zamanda büyük bir coşkuyla ara sokaklarda gezinirken , ellerimde savaştan kalan tek şey olan resim tablom ve boyalarımla , iki gence rastladım . yıkılmış olan çocuk parkının hemen kenarındaki , yaprakları dökülmüş bir çınarın altında öylece oturuyorlardı . görünüyor ki , çalışmaktan sıkılmış ve biraz dinlenmeye karar vermişlerdi genç sevgililer . hiç de kolay değildi ; savaşın getirmiş olduğu acılardan , yıkıntılardan yerle bir olan kentleri ; daha doğrusu avrupayı temizlemek... usul usul konuşuyorlardı ,vardığımdan habersiz . dahası , kızın yüzünde , yıkılan molozları kaldırmaktan nasırlaşan ellerini gezdiren genç , dokunuşlarının ve okşayışlarının vermiş olduğu mutlulukla az da olsa yorgunluğunu atabiliyordu . dokunuşları hiç de rahatsız etmiyordu ürkek bakışlı kızı... saçlarının rengini , etrafta dalgalanan kızıl bayraktan almış olan uzun boylu güzel kız... üzerindeki rus usulü bluzü ve kiev'in bombalanmasından sonra ölen teyzesinden kalmış olan uzun eteği ; ruslarla gelecek olan yılların haberini vermekteydi sanki... hemen resim tabloma davrandım , bu eşsiz güzelliği kaçırmak istemiyordum . yapmaya başlamış olduğum bu resmin ileride yaratacağı kötü sonuçlardan habersiz sevgilileri dillendirmeye çalıştım , yıkıntıların arasında... gelecek olan güzel günlerin haberini veren bu sevgililer çok yakışacaklardı , papatya kentin resmine... derken , birkaç yıl sonra sessiz ve gizlice tartışılan bir kent oldu prag...
eskiden ordu karargahı olan ve şimdi ise bir sanat galerisine dönüştürülmüş binanın , prag'ın meydanına bakan odalarının birinde , pencereden savaş yıllarını hatırlayarak konuşmasının sürdürdü :

''yoldaşlar ! özgürlüğün , bizim topraklarımızda yeşermeye başladığını söylememizin üzerinden ve o büyük savaşın ardından yaklaşık otuz yıl geçti... ümitlerimizi boşa çıkaran ve kızıl orduyla , rusyadan getirilmiş olan bu bürokratik kasta mutlaka son verilmeli... politik bir devrim şart arkadaşlar . sınıfın iktidarını gasp eden bu bürokratik yozlaşmayı alaşağı ederek ; sınıfı , iktidarı almak için , devrimci-marksist bir programla eğitmeliyiz . onlara , yaşanılan sıkıntının sınıfın ihtiyaçlarını görmezden gelen , kızıl ordu tanklarının paletleriyle yaşamaya mahkum olan bürokratik canavardan kaynaklandığını anlatmalıyız... biliyorum ki , konuştuklarım bir şekilde politbürodaki canavarlara ulaşacaktır . fakat , yalnız olmamakla birlikte , prag'tan başlayacak olan bir dönüşümün varşova'ya , ordan da rusya'ya kadar ulaşacağına inanıyorum... dahası , bütün bu politik devrimlerin , dünya devriminin temel dinamiğini oluşturacağını görmemek ; tarihe , sadece kronolojik açıdan bakmaktan başka bir şey değildir... tarihsel diyalektil ile bu gerçek görülecektir . yaşasın dünya devrimi ! yaşasın prag proleteryasıyla avrupayı dönüştürecek olan politik devrimlerimiz !''

sokak kapısında bekleyen siyah giyinimli iki kişi ( kgb ajanları o dönemde yeni peydahlanan amerikan yapımı filmlerdeki fbi ajanlarından esinlenerek siyah giyiniyorlardı ) , toplantının bittiğinin haberini aldıktan sonra toplantı odasına girerek , camın önünde az önce konuşmayı yapan ve konuşmayı yaptığı yerden henüz ayrılmamış olan adamı , kollarından tutarak apar topar skoda marka bir arabaya bindirdiler . bizim rusyadan ithal bu küçük arabamız , arkasında , toplantıdan çıkan insanların şaşkınlık ve korku dolu gözlerini bırakarak , uzaklaşıp gitti...
altı ay sonra son kez çıkarıldığı mahkemede büyük yargıçların idam cezası verdiği bu kişi , neyle suçlandığını sormak ister gibi olduysa da , savcının elinde tutmuş olduğu resmi gördükten sonra bir daha konuşmamak üzere ölüm sessizliğine gömüldü .

savcı , elindeki resmi ve altındaki tarihi göstererek :

''10 ekim 1948 de , savaşın ardından seferberliğin ilan edilip sosyalist çekoslavakya'nın yeniden yapılandırılmasında en büyük görevlerden birine sahip olan bu sanığın o tarihlerde neler yaptığını ,hepinizin gördüğü üzere ,bundan sonra da neler yapabileceği hakkında oldukça fikir vermektedir ..dahası ,idamını geciktirecek bütün işlemlerin giderilerek en yakın zamanda idam edilmesini öneriyorum .''

''çizmiş olduğum iki sevgilinin resimleri ,sevgililerden birinin ölümüne ; diğerinin de idam kararının hemen arkasından kaybolmasına neden olmuştur .bir umutla ruslar tarafından getirilen mutluluğun ve sevginin yine ruslar tarafından götürüleceği , 10 ekim 1948 günü çizmiş olduğum resimdeki kızın giymiş olduğu rus usulü bluzden belliydi .''

prag'ta başlayan bir aşkın , ölüm ve korkuyla bitmesi kafka'nın endişelerinin de haklı olduğunun göetergesiydi...
ressam , prag'a ve kafka'ya olan borcunu ödeyememişti . bunu , son kez günlüğüne düştüğü , şu küçük nottan anlıyoruz :
''bugün 6 kasım 1991 ve günlerden salı . bittik ve ben de bitiyorum ,prag'tan uzakta . prag'a ve kafka'ya olan borcumu ödeyemeden gidiyorum , sonsuz bir ölüme...''


''crispos japon balığı''

Hiç yorum yok:

birleşin...

çıktı bir gün bir aydın sakalları arasında saklanmış ağzıyla konuştu işçilerle anlattı gerçeği dedi ben memnunum hâlimden ama üzüyor beni s...